SIFIR ATIK 101
Sıfır atık felsefesi üzerine bir yaşam inşa
etmenin ilk adımı sıfır atığın gerçekten ne anlama geldiğini anlamak sanırım. Sıfır
atıklı yaşamın bazen geri dönüşüm ile karıştırıldığına şahit oldum. Sıfır atık
geri dönüşüm değildir. Sıfır atıklı yaşamın ne olduğuna dair Zero Waste International
Alliance* tarafından yapılan ilk uluslararası kabul görmüş resmi tanım ise şöyle:
“Atıksız yaşam, insanların hayat tarzlarını ve alışkanlıklarını
değiştirmelerine rehberlik etmeyi amaçlayan etik, ekonomik, verimli ve vizyoner
bir hedeftir. Tüm atılan materyallerin, yeniden kullanılabilir kaynaklar haline
gelmesi için tasarlanan sürdürülebilir doğal döngülerin uygulanması ile mümkün
kılınabilir.” Yani, temel olarak, sıfır atık, kaynakların tüketimden
kaynaklanan doğrusal hareketini döngüsel harekete dönüştürmek, yeniden
kullanabilmek ve gelecek nesillere aktarabilmek için gereken bir yaklaşım. Tüketmeden
önce tekrar tekrar düşünmeyi, mümkün olduğunca satın almamayı, elindekini
yeniden kullanmayı, dönüştürmeyi ve hatta bence sadeleşmeyi öğütleyen bir
yaklaşım. Bu nedenle sıfır atık eylemlerinin, kaynak yönetimi, iklim
değişikliği, insan sağlığı vb. üzerinde güçlü bir etkiye sahip olduğu bir
gerçek.
İnsanların yaşam tarzlarını değiştirip sürdürülebilir
eylemleri uygulamalarıyla atıksız yaşam mümkün kılınabilir. Burada sorulması gereken
soru ise sanırım toplumun atıksız yaşam davranışlarına ne derece uyum sağladığı
ya da uyum sağlamaya istekli olduğu. Araştırmalar, insanların davranışlarını
değiştirmelerinin ve hemen harekete geçmelerinin kolay olmadığını gösteriyor. Daha
iyi bir dünyayı umursamadıkları için değil de, bir gün daha ertelemenin gerçekten
önemli olmadığını düşündükleri için hemen harekete geçmiyorlar. Evet, hepimizin
çok tanıdık olduğu bir durum. Aslında bakarsanız bir gün daha geç harekete
geçmek gerçekten de çok büyük bir olumsuz etki oluşturmayabilir ancak bu eylemsizlik
halinin birikimi ciddi bir sorun haline geliyor. Bugün, dünyanın karşı karşıya
olduğu durumda, insanların yeni fikirlere alışmalarını ve bu fikirleri günlük
yaşamlarında uygulamalarını beklemek için gerçekten zamanımız yok. Sıcaklıkların
artması, buzulların erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi, doğal kaynakların
azalması ve bu kaynaklar için rekabetin artması, türlerin büyük bir hızla
tükenmesi, insan nüfusun büyüme hızının yavaşlamasına rağmen hala artıyor oluşu
ve hatta benim kişisel gözlemlerime göre insanlığın etkisi altında olduğu tüketimden
kaynaklanan doyumsuzluk, mutsuzluk, yetersizlik hisleri gibi sorunların
çözülmek ya da yavaşlatılmak için hızlı ve devrim niteliğinde davranışsal
değişikliklere ihtiyaçları var.
Bu sorunları üstlenmeyen insanlığın da yine
bu sorunlardan en çok payını alacak olan tür olduğunu düşünüyorum. Bugün, şimdi, ufak ufak ama
kararlı bir biçimde daha az tüketmek ve elimizi taşın altına koymamızın önünde
duran sebep ne ki? Haydi…
*http://zwia.org/standards/zw-definition/
Yorumlar
Yorum Gönder